28 Kasım 2013 Perşembe

Edip Cansever... Anısındayım...

Anısındayım

Hafifçe ısırılmış bir elmanın dilindeyim
Elmanın kokusundayım
Anısındayım -kimbilir kimin-

Anılarda görünür, düşlerde görünmez insan
Düşlerde görünen anlamlardır
Özelliklerdir bir de belli belirsiz.

Ve
İnsansız anı yoktur. Var mıdır?

Edip Cansever

27 Kasım 2013 Çarşamba

Hayyam'dan Rubailer

Hayyam'dan...

Dünya yıldıramazsın beni ne yapsan; 
Ölümden de korkmam, er geç ölür insan. 
Ölmemek elimizde değil ki bizim: 
İyi yaşamamak beni korkutan.
***
Yalnız bilgili olmak değil adam olmak; 
Vefalı mı değil mi insan, ona bak. 
Yücelerin yücesine yükselirsin 

Halka verdiğin sözün eri olarak.
***
Şarabın adı kötüye çıkmış, kendi hoş, 
Hele bir güzelle içersen daha bir hoş; 
Harammış şarap, olsun, bana göre hava hoş: 
Hem, bana sorarsan, haram olan herşey hoş.
***
Ben kendimden geçtikçe kendime gelirim;
Yücelere çıkar, alçalmayı bilirim. 
Daha da garibi, varlığın şarabıyla 
Ne kadar ayık da olsam, sarhoş gibiyim.

Ömer Hayyam

25 Kasım 2013 Pazartesi

Delilik... Paulo Coelho

"İçinde bir tutam delilik olmayan hayat eksik bir hayattır"
Paulo Coelho

Ne dersiniz haklı değil mi Paulo Coelho? Delilik yapmak değil mi bizleri mutlu eden, delilikler değil mi güldüren? Çocukken yaptığımız delilikleri anımsıyor muyuz? Neler neler yapardık? Nelere gülerdik? 
Büyüdükçe yitirdik deliliklerimizi. Ne de olsa kocaman adam olduk, kocaman kadın olduk. Delilik yaparsak gülerler diye düşündük, çünkü büyüklerimizden öyle gördük. Ayrıca gülmek ayıp değil miydi, öyle dememişler miydi bizler büyürken? Öğrencilik yıllarımızda cezayı güldükçe almadık mı?

Neyse ki öğrendik büyürken delilik yapmamayı ve ciddi olmayı da adam olduk! Yoksa deli meli derlerdi de rezil olurduk... Adam da olamazdık!..

Bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum. Hep güldüm, hep gülmeye özendirildim, annem, babam, abilerim ve ablam tarafından. İlk öğretmenlerim ailemdi, lksel Öğretmenimdi, Ayhan Öğretmenimdi ilkokullarımdan. İlk okullarım diyorum, üç farklı okulda iki farklı öğretmen ile okudum. Neden üç okul iki öğretmen derseniz, Ayhan öğretmenimin tayini çıktı dördüncü sınıf sonunda ben de ailemin sağlıklı öngörüsü ile öğretmenimin peşinden gittim. Her iki öğretmenim de benim için çok değerliydi. İlkokulu bitirişimin üzerinden geçen 33 yıla karşın gözümde iki sevgili öğretmenimin gülen yüzleri var... Yazımı okumak için zamanınız varsa beni anlayacaksınız, neden sevdiğimi yazdım canım öğretmenlerimi...


Gelelim kocaman adam olduğum zamanlara. Arada da çok iyi öğretmenlerim oldu ki onları da kısa zamanda anacağım, anmak istiyorum...

Kocaman adam oldum, üniversite bitti, iş yaşamına atıldım. Ciddi olmam beklendi ve istendi. Olabildim mi sizce? Hayır olamadım tabii ki. Olamam ki, deliyim ben. Genlerime bir tutam delilik atılmış ve kalıcı olmuş sanırım. Ben de canım oğlumun genlerine attım bir tutam deliliği ve bu yüzden çok iyi anlaşıyoruz, can oğlumla. İki delinin anlaştığı kadar anlaşıyoruz. Tüm deliliğimle, can oğlumun tüm deliliğini seviyor ve sayıyorum. Aman oğlum deliliği sakın bırakma...

Sevgimle
Taylanca



24 Kasım 2013 Pazar

24 Kasım, utanıyorum, utandım... Öğretmen

Bugün 23 Kasım 2013. Ankara'da bir grup öğretmen biber gazı, TOMA dolayısıyla tazyikli su, cop gibi kavramlarla tanıştı. Yurdumun polisi kendinin polis olmasını sağlayan öğretmenlere şiddet uyguladı; kendisinin bir şey olmasını sağlayan ÜST DÜZEY bürokratların talimatları nedeniyle.

Babası, abisi ve ablası eğitimci olan ben, çok sayıda dostu ve arkadaşı eğitimci olan ben, çok sayıda dostunun ailesinde eğitimci olan ben...Yaşamına dokunan herkesten bir şeyler öğrenen ben, Büyük Ressam Kenan Evren Paşamızın bir parmak balı olan '' 24 Kasım Öğretmenler Günü''nü yıllarca kutladım, ÖZÜR DİLİYORUM, tüm ÖĞRETMENLERİMDEN. Anladım ki yanlışmış kutlamak...

Bugün, yani, 23 Kasım 2013 tarihe geçti: Ankara'da eğitim emekçilerini, eğitim emekçilerinin yetiştirdiği bürokratların emirleriyle, eğitim emekçilerinin yetiştirdiği polisler gaz, cop ve tazyikli suyla tanıştırdı. Özetle ŞİDDET UYGULADI...

Beni utandıran ve bundan sonra, bir şeyler değişene kadar kutlamaktan vazgeçtiğim günü protesto etme kararı verdim.Yetti artık, işçi, öğrenci, genç, yaşlı, doğulu, batılı, kuzeyli, güneyli, Penguen seven, Uykusuz seven, Leman seven, kadın, erkek, erken kalkan, geç kalkan kişiler adına herkesi gazlayan, coplayan, sulayan kişileri protesto ediyorum.

24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olmasın, her şey yoluna girene ve tüm eğitimciler ADAM yerine konulana kadar uzak durulsun...

Yaşamıma giren tüm öğretmenlerimi seviyorum, sayıyorum. Seveceğim, sayacağım... Sağ olun...

Size yapılanlar nedeniyle; UTANDIM, UTANIYORUM, UTANACAĞIM...

Sevgiyle...

Taylanca

23 Kasım 2013 Cumartesi

Fazıl Say... Hayyam...

Fazıl Say'ın İlk Şarkılar albümünü almayı düşünüp henüz eyleme geçmemişken bir arkadaşımın ısrarlı önerisiyle eyleme geçtim ve 18 Kasım 2013'te akşamı İstiklal Caddesi'nde gezerken aldım. Eve geç bir saatte döndüm, merakım üstün çıktı ve uyku saatim olmasına karşın dinledim büyük bir keyifle. 
Yine çok güzel bir iş çıkarmıştı Fazıl Say... Her bir şiiri özenle seçmiş, Serenad Bağcan sesiyle renk katmış, yakışmış Fazıl Say'ın piyanosuna
Ertesi gün üst üste sekiz kez dinledim, hala da dinlemekteyim, her fırsatta dinliyor ve iyi ki varsın Fazıl Say diyorum.
Dedim ya her bir şiiri özenle seçmiş, seçtiği tüm şiirleri ben de çok seviyorum, defalarca okuduğum, okumaktan sıkılmayacağım şiirler. Bugün burada yalnızca birini paylaşıyorum ki Sebahattin Eyüboğlu'nun güzel çevirisiyle can bulmuş dilimizde...
Öyle bir hal aldı ki bende, Hayyam Fazıl Say'ı, Fazıl Say Hayyam'ı çağırdı, Hayyam deyince de elbette o malum içecek...
Yüreğine sağlık Fazıl Say... Bakma sen onlara sen bizim onurumuzsun...
Taylanca

Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var, dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin.
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim;
Kurt, köpek, çakal makal, dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim;
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim;
Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Hayyam'ın bu sözlerine ne dersin, dedim:
Dizmiş alt alta sözleri,
Hoşbeş etmiş derim, dedi.

ÖMER HAYYAM
Çeviri: Sabahattin Eyuboğlu

...
(Ek Bölüm Hayyam Rubaisi)
Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.

Ömer Hayyam

4 Kasım 2013 Pazartesi

Adam...Cemal Süreya...

ADAM

Adam şapkasına rastladı sokakta
Kimbilir kimin şapkası
Adam ne yapıp yapıp hatırladı
Bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz
Bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar
Bir kadın kimbilir kimin karısı
Adam ne yapıp yapıp hatırladı.

Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda
Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
Adam bulut gibiydi, hatırladı
Adamın ayaklarının altında
Yıldızların yıldız olduğu vardı
Adam yıldızlara basa basa yürüdü
Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı.

Cemal Süreya

Fotoğraf: T.Ö.Ç.