23 Kasım 2013 Cumartesi

Fazıl Say... Hayyam...

Fazıl Say'ın İlk Şarkılar albümünü almayı düşünüp henüz eyleme geçmemişken bir arkadaşımın ısrarlı önerisiyle eyleme geçtim ve 18 Kasım 2013'te akşamı İstiklal Caddesi'nde gezerken aldım. Eve geç bir saatte döndüm, merakım üstün çıktı ve uyku saatim olmasına karşın dinledim büyük bir keyifle. 
Yine çok güzel bir iş çıkarmıştı Fazıl Say... Her bir şiiri özenle seçmiş, Serenad Bağcan sesiyle renk katmış, yakışmış Fazıl Say'ın piyanosuna
Ertesi gün üst üste sekiz kez dinledim, hala da dinlemekteyim, her fırsatta dinliyor ve iyi ki varsın Fazıl Say diyorum.
Dedim ya her bir şiiri özenle seçmiş, seçtiği tüm şiirleri ben de çok seviyorum, defalarca okuduğum, okumaktan sıkılmayacağım şiirler. Bugün burada yalnızca birini paylaşıyorum ki Sebahattin Eyüboğlu'nun güzel çevirisiyle can bulmuş dilimizde...
Öyle bir hal aldı ki bende, Hayyam Fazıl Say'ı, Fazıl Say Hayyam'ı çağırdı, Hayyam deyince de elbette o malum içecek...
Yüreğine sağlık Fazıl Say... Bakma sen onlara sen bizim onurumuzsun...
Taylanca

Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var, dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin.
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim;
Kurt, köpek, çakal makal, dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim;
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim;
Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Hayyam'ın bu sözlerine ne dersin, dedim:
Dizmiş alt alta sözleri,
Hoşbeş etmiş derim, dedi.

ÖMER HAYYAM
Çeviri: Sabahattin Eyuboğlu

...
(Ek Bölüm Hayyam Rubaisi)
Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.

Ömer Hayyam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder